
Zehra, 25 yaşındaydı ve Pendik escort sahilden uzak, daha yokuşlu, daha sessiz sokaklarından birinde yaşıyordu. Yaşamı boyunca kendi ayakları üzerinde durmak zorunda kalmıştı. Annesi küçükken vefat etmişti, babası ise başka bir şehirde yeni bir aile kurmuştu. Zehra, 17 yaşından beri tek başına yaşıyordu.
İlk yıllarda kuaförlük yaptı, sonra tekstil atölyelerinde çalıştı. Ama İstanbul’da hayat her yıl biraz daha pahalı, umutlar ise biraz daha kırılgandı. Zehra’nın hayali fotoğrafçılık yapmaktı. Eski bir ikinci el makine almıştı yıllar önce ama şimdi dolabının en alt gözünde, tozlu bir battaniyenin altındaydı. Hayallerini askıya almış, geçim derdiyle günleri birbirine katmıştı.
Bir gün işten çıkarıldı. Yeni bir iş bulması haftalar sürdü. Borçlar birikti, ev sahibinin sabrı tükendi. Pendik escort Zehra, çaresizliğin en karanlık dönemindeyken, tanıdığı biri ona başka bir yol önerdi. İlk başta reddetti, ama günler geçtikçe cebindeki son parayı da tüketti. Ne kirasını ödeyebildi ne mutfağa bir şey alabildi.
Ve o gece başladı… Kimseye anlatamadığı bir yükle yaşamaya başladı. Ruhunun bir kısmı her gün biraz daha uzaklaşıyor gibiydi.
Pendik escort Sahil’e inmek, Zehra’nın tek rahatladığı andı. Sabah ezanı okunurken yürür, dalgaların sesine sığınırdı. Bir gün, sahil kenarındaki halk kütüphanesinin camında küçük bir ilan gördü:
“Kadınlara Özel Yaratıcı Yazarlık Atölyesi – İçindeki Hikâyeyi Yaz.”
Bir şey kımıldadı içinde. O gece defterini açtı. Titreyen ellerle şunları yazdı:
“Ben Zehra. Geceleri susan, sabahları ayakta kalmaya çalışan bir kadınım. Bu satırlar, içimde biriken her şeyin sesi olacak.”
Atölyeye gitmek ilk başta zor geldi ama katıldıkça rahatladı. Orada yalnız olmadığını anladı. Yazmak ona yalnızca bir ses değil, bir yön verdi. Geçmişini geride bırakmak kolay olmadı, ama kelimelerle yüzleşmek, ona yeniden başlama cesareti verdi.