
Beykoz escort serin sabahlarından birinde, 31 yaşındaki Ayşen pencerenin önüne oturmuş, elindeki fincandan yükselen buharı izliyordu. Bu mahallede kiraladığı kondom küçük daireye taşınalı henüz bir yıl olmuştu ama sanki bir ömür geçmişti. Hayat, İstanbul’un kenarlarında daha sessiz görünüyordu ama Ayşen’in içindeki fırtınalar bu sessizliğin çok ötesindeydi.
Üniversiteden mezun olduktan sonra umutla başlamıştı iş hayatına. Reklam ajanslarında yıllarını geçirmişti, ama pandemi sonrası ekonomik dengeler altüst olmuştu. İşini kaybetmiş, borçları artmış, ailesi ise memlekette kendi zorluklarıyla boğuşurken ona destek olamaz hale gelmişti. Ayşen, geçimini sağlamak için önce evde oral küçük işler yapmaya başlamıştı: metin yazarlığı, sosyal medya yönetimi, tasarım… Ne bulursa. Ama kira, faturalar, birikmiş borçlar derken hayatın yükü ağırlaşmıştı.
Yine de pes etmemişti. Beykoz sahilinde her sabah yürüyüşe çıkıyor, kafasını toparlıyor, denize bakarak umut toplamaya çalışıyordu. Belki de bu manzara ona “devam et” diyordu. Kıyıya vuran dalgalar gibi o da her gün yeniden ayağa kalkıyordu.
Bir gün, mahalledeki eski bir binada açılacak kültür-sanat merkezi için gönüllü arandığını duymuştu. Başvurdu. Hem grafik bilgisiyle hem de etkinlik organizasyonundaki becerisiyle kısa sürede dikkat çekti. Ücretsiz başladığı iş, zamanla ona düzenli gelir getiren bir pozisyona seks dönüştü. Çocuklara tasarım dersleri vermeye, gençlerle atölyeler yapmaya başladı. Ayşen’in hayatında ilk kez bir şeyler yavaş yavaş rayına oturuyordu.
Artık her sabah pencerenin önüne geçtiğinde yalnızca dumanı değil, umutlarını da izliyordu. Beykoz escort o sakin sabahları onun içindeki gücü yansıtan aynalara dönüşmüştü. Kendine verdiği sözü tutmuş, ayağa kalkmış, kendi hikâyesini baştan yazmıştı.