
Derya 25 yaşındaydı. Çekmeköy escort arka sokaklarında, kimsenin dikkat etmediği bir köşede yaşıyordu. Gündüzleri görünmeyen, geceleri ise sokağın lambaları altında beliriveren bir hayattı onunki. İnsanlar seks onu sadece bir etiketle tanıyordu: hayat kadını. Ama kimse onun aslında kim olduğunu, neler yaşadığını sormamıştı.
Derya’nın hikâyesi, çocuk yaşta ailesinin dağılmasıyla başlamıştı. Babası evi terk ettiğinde henüz 11 yaşındaydı. Annesi hastaydı, kardeşleri küçük. Okuldan eskort alındı, ev işlerine koştu. Zamanla evdeki yük arttı, umutları azaldı. On sekizine geldiğinde çalışmak için İstanbul’a geldi. Kalacak yeri yoktu. Bir iş buldu ama maaşı ödemedi patronu. İkinci işinde tacize uğradı. Bir kadının elinden tutacak kimsesi olmadığında, hayatta kalmak için bazen çok ağır kararlar almak zorunda kalır.
İlk gecesi hâlâ aklındaydı. Soğuk, sessiz bir kış akşamıydı. Karnı aç, cebinde sadece beş lira vardı. Bir adam yaklaşıp bir teklif sundu. “Bir gecelik,” demişti Derya kendine. Ama o gece, başka gecelere kapı açtı.
Yıllar geçti. Derya, Çekmeköy sokaklarında tanınan bir yüz oldu. Ama o hep başını öne eğdi. Kimseyle göz göze gelmedi. Çünkü içinde hâlâ susmayan bir vicdan, hâlâ özleyen bir kalp vardı. En çok da “normal bir hayatı” özlüyordu.
Bir gün metro çıkışında dağıtılan bir broşür geçti eline. “Kadın Dayanışma Merkezi – Ücretsiz Eğitim ve Destek” yazıyordu. Günlerce düşünüp, sonunda kapısını çaldı. İçeri girdiğinde onu bekleyen bir tebessüm, bir bardak çay ve ilk defa yargılamayan gözler vardı.
Merkezde bilgisayar kursuna başladı. Küçük işler aldı, özgüveni arttı. Geçmişini silemezdi ama geleceğini yeniden kurabilirdi. Hâlâ zor günler vardı. Ama artık yalnız değildi. İçinde, hiç sönmeyen bir umut kıvılcımı yanıyordu.
Bir yanıt yazın