
Meryem, 26 yaşındaydı. Pendik escort, Tavşantepe’nin arka sokaklarında, üç katlı eski bir binanın en alt katında yaşıyordu. Evin duvarları rutubet kokuyordu ama bu küçük daire onun için bir saraydan farksızdı. Çünkü burası, onun özgür iradesiyle tuttuğu ilk evdi. Sabahları işe gitmeden önce Pendik escort sahiline yürüyüş yapar, ayaklarını suya sokup denizi izlerdi. O mavilik ona umut verir, geçmişin ağırlığını hafifletirdi.
Meryem, Van’ın bir dağ köyünde doğmuştu. Beş çocuklu bir ailenin en büyük kızıydı. Sorumlulukları daha çocukken omuzlarına yüklenmişti. Okumayı çok istese de, ev işlerinden ve küçük kardeşlerine bakmaktan okulda kalmıştı. 17 yaşındayken, ailesi onu uzaktan bir akrabayla evlendirdi. Tanımadığı bir adamla evliliği, daha ilk günden onun sesini kısmıştı.
Yıllarca katlandığı bu hayat, Meryem’in ruhunu yavaşça törpüledi. Ancak bir gece, her şeyin bittiği noktada bir karar verdi. Yıllardır bir kenara sakladığı birikimle, sabaha karşı evi terk etti. Otobüsle İstanbul’a geldi. Üç gün sokakta uyudu, Pendik’e rastgele ulaştı. Bilmediği bir şehirdi ama içinde hiç hissetmediği kadar güvende hissetti. Kalmak istedi.
Pendik Belediyesi Kadın Danışma Merkezi’ne ulaştı. Orada sıcak bir yatak, sıcak bir yemek ve en önemlisi, sıcak bir söz buldu. Psikolojik destek aldı, meslek kurslarına katıldı. En çok dikiş dikmeyi sevdi. Kumaşları keserken, sanki geçmişin yükünü parçalara ayırıyor gibiydi.
Altı ay sonra küçük bir tekstil atölyesinde çalışmaya başladı. Kendi parasını kazandığı ilk gün, marketten aldığı ekmek bile daha güzeldi. Pendik escort sokakları artık ona yabancı değildi. Sahilde otururken kucağında bir kumaş parçası tutar, bazen gözlerini kapatıp rüzgarı dinlerdi.
Bir gün defterine şöyle yazdı:
“Buraya sığınmadım, burada yeniden doğdum. Geçmişim yanımda olabilir, ama yönümü artık ben çiziyorum.”
Meryem artık sadece hayatta kalmıyor, hayat kuruyordu. Pendik onun için bir son değil, yeniden yazdığı bir başlangıçtı.
Bir yanıt yazın